EÜ’de Asya Rönesansı Sempozyumu, kültürel mirası ve geleceği buluşturdu

Ege Üniversitesi (EÜ) Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü koordinatörlüğünde, Kazakistan Al-Farabi Üniversitesi ve Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanlığı İktisat Enstitüsü iş birliğiyle düzenlenen “Uluslararası Asya Rönesansı Sempozyumu” başladı. Açılışa, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitü Müdürü Prof. Dr. Abdullah Temizkan, EÜ Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Kurucu Müdürü Prof. Dr. Fikret Türkmen, İkinci Asya Rönesansı Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Hamit Özman ve Türk Halk Bilimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Fedakar ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Sempozyumun açılışında konuşan Prof. Dr. Abdullah Temizkan, “ ‘Işık Doğu’dan yükselir’ sözü kadim bir bilgeliktir. Tarih boyunca İpek Yolu, sadece ticaretin değil; kültürlerin, dillerin ve fikirlerin de köprüsü olmuştur. Batı, kağıt, pusula ve matbaayı doğudan öğrenip geliştirmiş, Rönesans ile güçlenirken, Doğu geride kalmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, bu gidişe dur diyerek mazlum milletlere örnek oldu. Bugün, hegemonya ancak bilim ve teknolojiyi üretmekle sona erebilir. Dünya yeniden Doğu’dan yükseliyor; Türkistan’daki genç Türk Cumhuriyetleri, Güney Kore, Çin ve Hindistan bilim ve teknolojide yükseliyor, Batı ile yarışıyorlar. Bu fırsatı kaçırmamak ve bilim, felsefe ile sanatta geride kalmamak zorundayız. Bu sempozyumun da bu amaca önemli katkı sağlayacağına inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum” dedi.

“Sempozyum hayat ağacıyla kültürel bağları canlandırdı”

Sempozyumun sadece akademik bir etkinlik olmanın ötesinde, kültürlerarası bağlantıyı ve geleceğe yönelik bir vizyonu temel aldığını belirten Prof. Dr. Pınar Fedakar, “Asya Rönesansı Sempozyumu’nun logosu olan Hayat Ağacı, yalnızca bir tasarım değil, binlerce yıllık kültürel mirası ve insanlık bilgisini simgeliyor. Türk mitolojisinde insanın ortasında durduğu bu ağaç, kökleriyle geçmişi, dallarıyla geleceği, yapraklarıyla da farklı kültürleri ve dilleri temsil eder. Mezopotamya’dan Çin’e, Hıristiyanlıktan Mayalara kadar pek çok kültürde benzer anlamlarla yer alır ve tümünde ortak hakikati, yani hayatın birbirine bağlı olduğunu ifade eder. Hayat Ağacı, köklerinden güç alarak yeniden filizlenen, doğudan yükselen ışığı simgeler; Rönesans da bu yeniden doğuşu, geçmişle geleceği bağlamayı ve kültürel mirası günümüzle buluşturmayı temsil eder. Bu nedenle sempozyum, sadece geçmişin mirasını değil, aynı zamanda gelecekte tartışılacak fikirleri ve iş birliklerini de kucaklayan bir platformdur” diye konuştu.

“Türk dünyası, bu çağın aktif mimarı olmayı hedefliyor”

Doç. Dr. Hamit Özman ise, “İçinde bulunduğumuz ve bir ‘Asya Rönesansı’ olarak gördüğümüz 21. yüzyılda, Türk dünyası olarak edilgen bir izleyici değil, bu yeni çağın aktif bir mimarı olmayı hedefliyoruz. G20 örneğinde sıkça vurguladığım gibi, gücümüz sadece geçici ekonomik verilerle değil, aynı zamanda politik ve stratejik özgül ağırlığımızla ölçülmelidir. Bu hedef doğrultusunda, devlet başkanlarımızın 2021’deki 8. Zirve’de imzaladığı ‘2040 Vizyonu’ belgesi yol haritamızı oluşturmaktadır. Bu vizyonda biz bilim insanlarına düşen pay ise üniversiteler arası iş birliğini artırmaktır ki Özbekistan ve Azerbaycan’da kurulan ortak üniversiteler bu yolda attığımız somut adımlardır ve bu iş birliğini daha da ileriye taşıyacağımıza inanıyorum”  dedi.

“Adil piyasa ve dijitalleşme ile iş birliğini güçlendiriyoruz”

Sempozyuma çevrimiçi katılan Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Can Balak, “Ticaret Bakanlığı olarak 85 milyon vatandaşımıza karşı sorumluluk bilinciyle hareket ediyor, adil ve rekabetçi bir piyasa yapısı içinde istikrarlı bir ticaret ortamı oluşturmak için çalışıyoruz. Esnafımızın, tacirlerimizin ve sanayicilerimizin daima yanındayız. Türk Ticaret Kanunu ve şirketler hukuku, Bakanlığımızın öncelikli alanlarından biridir. Güncel düzenlemelerle mevzuatımızı Avrupa Birliği standartlarıyla uyumlu hale getirdik. 2002 yılında 1 milyon 28 bin olan şirket sayısı bugün 2,5 milyonu aşmıştır. Dijitalleşme sürecinde de önemli adımlar attık. Elektronik Ticari Defter Sistemi ile ticari defterlerin dijital ortamda tutulmasını sağladık; tüm yeni şirketler bu sisteme entegre edilecektir. Ayrıca, esnaf ve kadın kooperatiflerinin e-ticarette daha etkin rol alması için düzenlemeler yaptık. Bu sempozyumun, ülkelerimiz arasında ekonomik iş birliğini güçlendirerek ortak hedeflerimize katkı sağlayacağına inanıyorum” diye konuştu.

Prof. Dr. Fikret Türkmen ise “Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü’nün kuruluşu uzun ve zorlu bir süreçti. Amacımız, Türk dünyasının ortak kültürel mirasını, ekonomik değerlerini ve inanç sistemlerini bilimsel olarak ortaya koymak ve hem Türkiye hem de diğer Türk Cumhuriyetlerine uluslararası düzeyde veri sunmaktı. Bu gerekçeyle enstitümüz resmen kuruldu. “SES” kısaltmasıyla anılan Türk Dünyası Sosyal, Ekonomik ve Siyasal İlişkiler Anabilim Dalı, bu sürecin organizasyonunu üstlenen temel birim oldu” dedi.

Al-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi Ekonomi ve İşletme Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Galiya Dauliyeva ise sempozyumun ekonomik faktörlerin ve uluslararası ilişkilerin tartışılması açısından büyük fayda sağlayacağını ifade etti.

Konuşmaların ardından, Prof. Dr. Abdullah Temizkan, protokol konuşmacılarına teşekkür belgelerini ve hediyelerini takdim etti.

İki gün sürecek etkinlik kapsamında çeşitli oturumlarda uluslararası katılımcılar tarafından Türk dünyasında; ekonomi ve uluslararası ilişkilerde iş birliği, rekabet ve entegrasyon gibi konular tartışılacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bu Haberi Paylaşın
Başa dön tuşu