İZKİTAP’ta “İzmir Tarım ve Gıda Ekosistemi” konuşuldu

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, Kültürpark’ta düzenlenen İZKİTAP- 6. İzmir Kitap Fuarı kapsamında, FİKİR Gazetesi’nin yürüttüğü “Fikir Söyleşileri” dizisi devam ediyor. Dizinin dünkü konukları, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kırsal kalkınma politikaları, güvenli gıda sistemleri ve üretici destekleri üzerine yürütülen çalışmaları paylaştı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kırsalda yaşanan göç, üretimdeki aksaklıklar ve iklim krizi gibi temel sorunlara karşı geliştirdiği projelerle hem üreticiyi destekliyor hem de kentliye güvenli gıda ulaştırıyor. İzmir Sanat’ta gerçekleştirilen “İzmir Tarım ve Gıda Ekosistemi” başlıklı oturumda İzmir Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanı Nehir Yüksel, Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Bülent Üngür ve İZTARIM Genel Müdürü Öztürk Kurt konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmacılar, Büyükşehir Belediyesi’nin tarımsal üretim, planlama ve tedarik politikalarını, “iyi tarım, sağlıklı gıda, güçlü üretici” ilkeleriyle bütünleşik kırsal kalkınma modelini ve hayata geçirilen tanzim satış sistemini anlattı. 

“951 mahalleyi içeriyor” 
İzmir Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanı Nehir Yüksel, kent genelindeki kırsal alanların sorunlarını tespit etmek amacıyla kapsamlı bir veri tabanı ve stratejik planlama çalışması yürüttüklerini belirterek, İzmir’in 12 bin kilometrekarelik yüzölçümünün 11 bin kilometrekarelik kısmının kırsal alan olarak değerlendirildiğini söyledi. Yüksel, “Krizler, salgınlar, savaşlar ve artan dalgalanmalar karşısında kırsal alanda ne yapmalıyız, nasıl yapmalıyız sorusuna çözüm aramaya çalışıyoruz. Bunun için öncelikle bir veri tabanı oluşturduk. 11 bin kilometrekarenin yaklaşık 10 bin 600 kilometrekarelik kısmını kapsayan çalışma alanımız 951 mahalleyi içeriyor. Özellikle öncelikli envanter çalışmalarıyla çok önemli verilere ulaştık. Daha sonra bu alana ilişkin, kırsalda ne yaşadığımızı ve sorunlarımızın neler olduğunu tespit ettik” diye konuştu. 

“Kent Gıda Politikaları Meclisi oluşturulacak”
Kırsal alan stratejik plan çalışmalarına da değinen Yüksel, “Tüm bu verilerle birlikte kırsal alan stratejik planı çalışmasına başladık. Kırsal alan sınıflaması, kırsal alan tipolojisi ve köylerde kaybolan geleneksel dokuyu göz önünde bulundurarak bir kırsal tasarım rehberi hazırlıyoruz. Bu çalışmalar 2026’da tamamlanacak ve İzmir’de devam eden üst ölçekli mekansal plan kararlarına entegre edilecek. İzmir’in havzaları, Küçük Menderes, Gediz, Bakırçay ve Yarımada gibi alanlar kendi özgün niteliklerine uygun planlamalarla ele alınacak. Böylece yaşanabilir planlama ve müdahale araçları geliştirilecek” dedi. 
İzmir Kent Gıda Sistemleri Belgesi çalışmasını da başlattıklarını belirten Yüksel, “Amacımız hem salgınlar hem gıda fiyatlarındaki dalgalanmalar hem de tarımsal üretimde azalmalar nedeniyle sıkıntılar yaşanan sağlıklı gıdaya erişimi, daha sistemli bir şekilde sağlamak. Tüm paydaşları kapsayan bir yapı oluşturmak için çalışıyoruz. Kamu, üretici, kooperatif, bakanlık, sivil toplum, üniversite ve akademisyenlerin birlikte çalışacağı bir Kent Gıda Politikaları Meclisi oluşturacağız. Bu meclis, yatay bir hiyerarşi ile çalışacak ve nihai olarak gıda strateji belgesinin hazırlanmasını sağlayacak” şeklinde konuştu. 

“Akıllı sayaçla su yönetimi yapıyoruz”
Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Bülent Üngür de İzmir’in tarımsal potansiyeline dikkat çekerek, “İzmir aslında tarımsal potansiyel bakımından Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri. Birçok noktada üretim deseninde birinci sıradayız. Ayrıca, Küçük Menderes’ten Bakırçay ve Gediz’e uzanan güçlü havzalarımız var. Anadolu’nun birçok bölgesinde yetişmeyen ürünler, İzmir topraklarında başarılı bir şekilde üretiliyor. Süt hayvancılığında da Türkiye lideriyiz ve organik tarımda öncü konumdayız” dedi.
Üngür, “Su krizine karşı Sulama Şube Müdürlüğü aracılığıyla hayvan içme suyu, sulama göletleri ve tesisleri inşa ediyoruz. Özellikle Dikili’de 10 bin dekara hitap eden bir tesis açtık ve 600’e yakın akıllı sayaçla su yönetimi yapıyoruz. Amacımız sadece suyu korumak değil, çiftçilere alternatif olarak kuraklığa dayanıklı bitkiler önermek. Örneğin silajlık mısır gibi su tüketimi yüksek bitkiler yerine hayvanların beslenmesinde kullanılabilecek ürünler üzerinde çalışmalar yapıyoruz ve bunları çiftçilerimize aktarıyoruz” diyerek yürüttükleri çalışmalarını anlattı. 
Üngür ayrıca, fidan dağıtımı, zararlılarla mücadele ve su ürünleri desteklerini yürüttüklerini, küçük balıkçılara buz makinesi dağıttıklarını belirtti. Orman yangınlarından etkilenen çiftçilere yem ve su deposu yardımı verildiğini, incir üretiminde büyük potansiyele sahip Tire’de paketleme tesisi kuracaklarını aktardı. Don olaylarına karşı erken uyarı ve yapay zeka destekli sistemler kurduklarını da ifade eden Üngür, “iyi tarım” uygulamaları ile doğal ve sağlıklı gıdaya vatandaşların erişimini sağlama konusunda aralıksız çalıştıklarının altını çizdi.  

İZMAR’ı anlattı
İZTARIM Genel Müdürü Öztürk Kurt, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kırsalda üretimi destekleyerek göçü önlemeyi ve kamu eliyle güvenli gıda üretmeyi hedeflediğini vurguladı. Kurt, “Üreticinin sütünü satın alarak fabrikada paketleyip vatandaşa ulaştırıyoruz. Geçen yıl, Süt Kuzusu projesi için fabrikamızda 1 milyon adet süt üretimi gerçekleştirdik. Bu yılın sonuna kadar 2 milyon adedini tamamlayıp İzmir’deki ihtiyaç sahibi çocuklara planlanmış program çerçevesinde ulaştıracağız” dedi.
Belediyenin geçmişten gelen tanzim satış kültürüne atıfta bulunan Kurt, “Geçmiş dönemde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin uhdesinde kurulmuş olan TANSAŞ, Türkiye’de güvenilir gıda dendiğinde akla gelen ilk örneklerden biriydi. Tanzim satış kültürü bu kentte yerleşik hale gelmişti. Bugün biz de bu anlayışı yeniden hayata geçiriyoruz. İZTARIM bünyesinde kurulan İZMAR, bu sürecin en önemli adımlarından biri. Bu şekilde güvenli gıda kamu eliyle vatandaşlara ulaştırılıyor” ifadelerini kullandı.

Üretimden gelen güç
İZMAR modelinin kırsal bölgelerde üretimi destekleyen bir yapıya dönüştüğünü de belirten Öztürk Kurt, “Bu sistem sayesinde hem bölgesel kalkınmaya katkı sağlıyoruz hem de üreticilerin kendi yaşadıkları yerde kalmalarını teşvik ediyoruz. İnsanların göç etmeden, doğdukları topraklarda üretimi sürdürmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Çağın getirdiği teknolojilerle yenilenmiş bir üretim modeli oluşturduk. Bu açıdan İZMAR, bizim için sadece bir satış noktası değil, üretimden tüketime uzanan güvenli gıda zincirinin kamusal bir teminatı” diye konuştu.
Kurt, “İZMAR’da bizim için en önemli mesele, sadece ürünü vatandaşa ulaştırmak değil; güvenli gıdayı kamu güvencesiyle üretip sunabilmek. Bugün kendi sütümüzü, yoğurdumuzu, tereyağımızı kendi markamızla üretiyoruz. Bu hafta itibarıyla ayranımızın da deneme üretimlerini tamamlayacağız. Yani sadece al-sat yapan bir yapı değil, üretimden gelen gücünü vatandaşa yansıtan bir sistem kurduk” dedi.

20 şube hedefi
Nisan ayında faaliyete başlayan İZMAR’ın kısa sürede önemli bir etki yarattığını ve yıl sonuna kadar 20 şubeye ulaşmayı hedeflediklerini belirten Kurt, “Bugün 12 mağazamız hizmette. İzmir’in farklı noktalarında yaptığımız satışlarla birlikte, çevremizdeki marketlerin fiyatlarını düşürdüğünü gözlemledik. Bu, doğrudan kamunun piyasayı dengeleyici etkisinin göstergesi. Başkanımızın da her fırsatta dile getirdiği gibi, insanların bütçesine bir kuruş bile katkı sağlayabiliyorsak bu bizim için çok değerli. Yüzde 10-20 oranındaki farklar, vatandaşın yaşamına doğrudan dokunan sonuçlar yaratıyor” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bu Haberi Paylaşın
Başa dön tuşu